“`html
Los Angeles’ta Yangın İnsanı Yaralıyor
Los Angeles’ta meydana gelen büyük yangın, dur durak bilmiyor.
Yapılan araştırmalara göre, bu felaket sonucunda 16 bin hektar ormanlık alan tamamen yok oldu.
Alevler 12 bine yakın yapıyı yerle bir ederken, 24 kişi maalesef hayatını kaybetti ve 16 kişi hala kayıp durumda.
Yangının ekonomik etkileri ise 150 milyar dolar civarında tahmin ediliyor.
Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’un sözleriyle, “Bu olayın maliyetleri, boyutları ve sonuçları itibarıyla ABD tarihinde görülmüş en büyük doğal felaketlerden biri olabilir” şeklinde ifade ediliyor.
ABD’nin bu sıkıntılı durumuyla mücadele ederken, Türkiye’de kamuoyunun ilgisi yangınla değil, bu felaketten etkilenen ünlülerle dolup taşmakta.
Son günlerde, Los Angeles’ta yaşayan zengin Türklerin villalarının yanmasıyla ilgili birçok haber gündeme geldi. ‘Ocağına ateş düşen’ bu varlıklı vatandaşların, servetlerini Amerika’ya taşıdığı veya bu ülkeye yerleştiği anlaşılıyor.
Aynı zamanda, Meksika sınırında, Türklerin de bulunduğu pek çok insan yasadışı yollarla ABD’ye geçiş yapmayı bekliyor.
Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre, 2021’den bu yana 60 bin Türk, yasa dışı yollarla ABD’ye iltica etti. Cezaevinde bulunan Türklerin sayısı ise 15 bini aştı.
Meksika, son yıllarda yasal olmayan yollarla gelen Türklerle mücadele etmek için önlemler almasına rağmen, kaçakçılık çeteleri yeni yollar bulmaya devam ediyor. Bu kaçaklar, oldukça tehlikeli bir yolculuğa çıkmayı göze alıyor.
Her Mahallede Bir Kaçakçı
Güvenlik nedeniyle adını vermek istemeyen bir genç, bu yolculuktan geçmiş biri olarak, İstanbul’daki kaçakçılık ve organizasyonlarına dair izlenimlerini paylaşıyor.
[Örneğin] İstanbul’da çalışan bu kişi, bekâr olduğunu belirtiyor ve ABD’ye ulaşmak için 300 bin TL gibi bir miktar ödeyip, kaçakçılarla anlaşma yaptığı bilgisini veriyor. Bu tutar, uçak biletini ve kartelin alacağı ücreti de kapsıyor.
Toplam harcaması ise 600 bin TL civarında. “İstanbul’da her köşe başında bir kaçakçı mevcut” diyor.
Kaçakçıların Meksika’daki bağlantıları olduğundan da bahsediyor.
21 Ekim’de tek başına İstanbul’dan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrine uçmuş. Yakalanmamak için genellikle Emirates Hava Yolları’nın tercih edildiğini belirtiyor.
Uçuş süresi beş buçuk saat. Dubai Havalimanı’nda bir gece bekledikten sonra, ertesi gün Brezilya’nın Sao Paulo şehrine giden uçağa biniyor. “Üst katta zengin Brezilyalılar, alt katta ise biz olduk” diyor.
Yolculuğu ise 17 buçuk saat sürüyor.
Türkiye’deki kaçakçılar, kendisine havalimanında karşılanacağını söylemişler. Ve öyle de olmuş; Sao Paulo-Guarulhos Havalimanı’nda bir kartel üyesi kendisini otele götürmüş. Kartele bin dolar vermiş.
Kolombiya’da Bir Türk
İki gün sonra, sekiz saatlik bir yolculuğun ardından Kolombiya’nın başkenti Bogota’ya uçmuş. El Dorado Havalimanı’nda onu bekleyen bir Türk bulunmuş; bu kişi kartel üyesi olduğu için bin dolar almış.
Ertesi gün Kosta Rika’nın başkenti San Jose’ye ve ardından El Salvador’un başkenti San Salvador’a yönelmiş.
Yanında, iki tabancası ve dövmeleri olan bir kartel üyesiyle, arabada beş Ekvatorlu ve Venezuelalı kadın ve çocukları da bulunuyormuş.
Yolculuk üç buçuk saat sürmüş.
Guatemala sınırına yaklaşırken, askerler yollarını kesmiş. Kartel üyesi “Yere yatın” diye bağırarak direksiyonu ormana kırmış.
Bir Öğretmen, Polis ve Uzman Çavuş…
Guatemala’ya girmişler ve başka bir araca transfer olmuşlar. 20 kişi, üst üste ve nefes bile alamadan seyahat etmişler. İçlerinde beş-altı Türk varmış; biri öğretmen, diğerleri ise eski polis ve askermiş.
Kartelin evinde bir gece konakladıktan sonra, silahlı adamlar tarafından otobüse bindirilmişler. 17 saat boyunca aç, susuz ve uykusuz geçmiş bir yolculuk yapmışlar.
Timsahlı bir nehirden geçiş yaptıktan sonra, yağan yağmur altında araçlarla Guatemala’dan Meksika’ya geçirilmişler.
Üstü açık araçlara doldurularak, beş saatlik bir yolculukla Ensenada şehrine gelmişler. Bu yolculuk boyunca rüşvetler dağıtılarak, Meksika polisi ile geçiş sağlanmış.
Otelin yolculuklarında kısa bir mola verdikten sonra Cancun’a doğru harekete geçmişler.
Otobüsle sekiz saatlik bir yolculuk yaparak Cancun’a ulaşmışlar ve burada bir gece kalmışlar.
Ancak Cancun Havalimanı’nda kendisi polise yakalanmış ve ülkeye kaçak girdiği gerekçesiyle tutuklanmış.
“Üç-dört gün hapiste kaldım. Tek kişilik hücredeydim. Sabahları sadece lahana yiyordum ve ağlıyordum. Doktor, ‘Neden ağlıyorsun?’ dedi. ‘Buralar çok zor’ dedim. Müdürle görüşerek, beni dışarı çıkardılar.”
Ertesi gün tekrar havalimanında yakalanmış. “15 gün içinde Meksika’yı terk et” yazılı kağıt verilmiş.
Havalimanına üçüncü kez gittiğinde diğer Türk kaçaklarla karşılaşmış. Onlar da yakalanmış, ama biri belgesini göstererek kurtulmuş.
Trump’ın Seçildiği Gün
Cancun’dan ümidini kaybedince, kartel Merida’ya gitmesini ve oradan yola devam ettireceğini söylemiş. Otobüse bindiğinde, Merida’da inmiş.
Bir gün sonra, göçmen polisi yüzünden uçağa binememiş, ama ertesi gün şansını tekrar denemiş ve Mexico City üzerinden Tijuana’ya doğru uçağa binmiş.
Daha sonra Los Cabos adlı bir tatil beldesine gitmiş ve otelde bir gece konaklamış.
Ertesi gün, içinde birkaç Türk bulunarak 20 kişi bir araca doluşmuşlar. Üç diş hekimi ve bir öğretmen de onlarla beraber hiç bir şey içip yemeden yola devam etmiş.
Tijuana’ya nihayet varmışlar ve otel, sınıra sadece üç kilometre uzaktaymış.
Gece, polisin baskın düzenlemesiyle karşılaşmışlar. “Sen de ABD’ye mi gitmek istiyorsun?” diye sorulmuş. “Kuzenim için geçiyorum” diyerek yalan söylemiş ve serbest bırakılmış.
Geceyarısı otelden çıkarılmış, sınır noktasına götürülmüşler. Sınırın iki yanında merdiven dayamışlar. Yüksekliği 10 metreyi bulan bu merdiveni aşarak ABD’ye adım atmışlar. Amerikan polisi gelince kaçakçılar kaçmış, kaçaklar ise teslim olmuş.
ABD’ye girmeleri 5 Kasım’a denk geliyor; Trump’ın bu konudaki açıklamalarını yaptığı gün…
Beraberindekiler, Teksas Cezaevi’ne konmuş. Onu ayırarak serbest bırakmışlar; nedenini kendisi de anlamıyor.
Bırakıldıktan sonra New York’a uçmuş.
Türklerin Sıkıntıları İçler Acısı
Gördüklerini aktarırken, “Türklerin durumu gerçekten çok kötü… Her yerde Türkler ikamet ediyor, fakat kimse iş bulamıyor. Normalde saatlik ücret 18-20 dolar ama kaçak işçiler sadece beş dolara çalıştırılıyor. Bu durumu Türkler kendileri de sağlıyor. Bazı kaçaklar ise hırsızlık yaparak ya da dükkânları soyarak hayatta kalmaya çalışıyor. Bir evde 35 kişi ikamet ettiğini gördüm; içlerinden sadece üç kişi iş bulabilmiş. Siyasetçi olanlar da mevcut; yalan söyleyerek iltica edenler arasında.” diyor.
Şu anda farklı bir eyalette yaşamını sürdürüyor.
Günde 250-300 dolar kazanarak hayatta kalmaya çalışıyor.
Bir Türkle yaşamını sürdürüyor ve “İyi ki gelmişim” diyor.
Ancak burada kalmayı düşünmüyor; bu kaçak göç hareketine “Türkiye tarihinin en büyük demografik afeti” demek pek de yanlış olmaz. Zira, Suriyeliler, Afganlar ve Pakistanlılar Türkiye’ye gelirken, Türkler ise Avrupa ve ABD’ye doğru yola çıkıyorlar.
Varlıklar ilk uçaklarla kaçarken, yoksul kitleler Meksika üzerinden geçmeye çalışıyor.
“`