Özgür Özel’in ilk ziyareti Yozgat’a: ‘Baba evindeyiz’
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Adayı Özgür Özel, beraberinde Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı, İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu ile birlikte Yozgat İl Başkanı Abdullah Yaşar’ı İl Başkanlığı’nda ziyaret etti.
81 ildeki ilk ziyaretlerini Yozgat’a yaptıklarını söyleyen Özel, “Baba evindeyiz. Biz bugün Yozgat’ta baba evinin çorbasını tüttürenlerin konuğuyuz. Bu evin tapusu kimseye kayıtlı değildir. Ne Özgür Özel’indir ne Kemal Bey’indir. Ne Ecevit’teydi ne İsmet Paşa’daydı. Baba evinin tapusu bir isme kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu baba evinin çok daha fazla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının üye olacağı bir çekim merkezi haline getirmek için çıktığımız yolculuktan haberdar etmek istiyoruz” dedi.
‘EMEKLİLER İÇİN AÇIKLANAN RAKAM EN AZ 3 KATI OLMALIYDI’
Özel, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Şu anda Filistin’de kan akıyor ve büyük bir acı var. Şüphesiz olaylar, Hamas’ın kınadığımız ve hedef göstermeden sivil yerleşim birimlerine yaptığı saldırıyla başladı. Ancak İsrail’in Filistin üzerindeki işgali… Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’in ortaya koymuş olduğu temel yaklaşım… Deniz Gezmişlerin Filistin ile gösterdiği dayanışma, Filistin topraklarında mezarı olan gençlerimizin hatıraları ve Filistin halkının uzun süredir uğradığı işgal, şiddet ve mezalimi bir kez daha kınıyoruz. Her iki tarafa birden, sivillerin hedef olmamasını, bunun bir insanlık suçu olduğunu hatırlatıyoruz. Kanın durmasını ve uluslararası toplumun müzakerelerin önünü hızla açmasını ve çok uzun yıllardır süren işgal ve zulmün son bulmasını, İsrail ya da Filistin vatandaşı tek bir sivilin kanının akmamasını temenni ederiz.
Ülkenin gözü kulağı Bakanlar Kurulu toplantısındaydı. O toplantıyı takip etti. O toplantıda bir coşku bekledi herkes. Cumhuriyetin 100’üncü yılda devletin çok daha büyük kucaklaşmalar yapması bekleniyor ama herkes hiç değilse bütün emeklileri kapsayacak ve bu ekonomik krizde hiç olmazsa emeklilerimize rahat nefes aldıracak bir müjde beklerken, o toplantıdan sadaka gibi bir rakam açıklandı. Rakam, yetersiz, beklentilerin çok gerisinde. Bir kereye mahsus olması yerine bundan sonra her sene 29 Ekim’de verilecek bir ikramiye müjdesini beklerdik. Rakamın bunun en az 3 katı olmasını mutlaka beklerdik. En düşük emekli maaşının yükseltilmesini beklerdik. Ayrıca emekli olduğu halde çalışmak durumunda olanların kapsam dışında bırakılmasını affedilir bulmuyoruz.
‘GENEL BAŞKANI RENCİDE EDEREK MUHALEFET YAPMAYACAĞIZ’
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılının cumhuriyetin kurucu kadrolarına ve kuruluş ilkelerine husumet duyan birileri tarafından yönetilmesi içimize sinmiyordu. Ancak 14 ve 28 Mayıs günlerinde iki büyük üzüntü, iki büyük şok yaşadık. Bir milletvekilimizin de Yozgat’tan olmaması, hepimiz gibi Yozgat’taki partililerimizin yüreğini yaktı. Bu süreçten sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir özeleştiri ve parti içinde yoğun bir değerlendirme yapılması gerektiğini, örgütü odağa alan, yapılan doğruları biriktiren, yapılan yanlışları terk eden bir anlayışa kavuşması gerekiyordu. Geçen süre, şu an parti yönetiminde olan bazı arkadaşların hiçbir şey olmamış gibi davranma noktasındaki tercihleriyle bir ayrışma noktasına geldik. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir değişim içinde olması gereklidir ama ‘bu değişimin hem kararlı hem vefalı olması gerekir’ demiştim. Genel Başkanımızın incitilmemesi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin dostlarını mahcup edecek ve karşısında olanları memnun edecek bir görüntüye savrulmaması gerektiğini hep savunduk. Bugüne kadar kurduğumuz her cümle, kullandığımız üslup, içinde bulunduğumuz bütün şartlar ve kadrolarımızın bu noktadaki hassasiyetini hep birlikte takip ettik, etmeye devam edeceğiz. Kimse bizden geçmişteki bazı kötü örneklerde olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partisi’ni kırıp dökerek, yakıp yıkarak, Sayın Genel Başkanı kamuoyu önünde rencide ederek bir muhalefet ve parti içi rekabet beklemesin. Partimizi zora düşürmeden ama doğru bildiklerimizi söyleyerek, eksik gördüklerimizi dile getirerek devam edeceğiz.
‘ÖRGÜTÜMÜZ BAKTIĞINDA O LİSTELERDE KENDİSİNİ GÖRECEK’
Bizim iddiamız, partimizin Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu olmasıdır. Bu yönetim anlayışı içinde, yıllardır süren yönetim mimarisinin aksayan yönleri, Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinin sahada madden ve manen yalnız bırakılmaları ve bu konudaki eksikliklerin bir türlü giderilmemesi, mali sıkıntıların çözülmemiş olması gibi konulardır. Elbette her şeyin önü söz ama arkasında bir gerçeklik olacak. İstanbul İl Kongresi’ni herkes nasıl sonuç doğuracak diye bakıyordu. İstanbul İl Kongresi’nin 3 sonucu var. Bir tanesi sayısal sonuç. İkincisi psikolojik sonuç. Bütün Türkiye’nin merak ettiği bir kongreydi. Onun rüzgarının Anadolu’ya yansıması olacak. Ama üçüncüsü İstanbul bir tercihte bulundu. İstanbul, Türkiye’deki 6 delegeden birini belirleyen bir il. Tercih ettiği il başkanı, 50 yaşın altında, önceki görevlerinde başarılı olmuş, bir üst göreve ilk kez talip olan genç bir adaydı. Ben, İstanbul seçiminin sayısal sonuçlarından ya da yaratacağı psikolojik etkiden çok ortaya koyduğu bu profil tercihini önemsiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 4-5 Kasım’da yapacağı kurultayında da hem bir gençleşmenin, bir yenilenmenin ve bütün politikaları danışmanlarıyla birlikte belirleyen ve Recep Tayyip Erdoğan gibi atanmışlarla karar verip, yol alan bir anlayış yerine seçilmişlerle, Parti Meclisi, milletvekilleriyle ve il, ilçe başkanlarıyla karar aldığı bir sürecin başlamasının, Türkiye’nin özlediği yarınları başlatacağını düşünüyoruz. Yönetim kadrolarına baktığımızda, örgütümüzün kendisini görebildiğini göreceksiniz. 1’inci gün kurultay tamamlanacak, bu göreve delegelerimiz bizi layık görürlerse, 81 il başkanını davet edeceğim ve ertesi gün oluşacak Parti Meclisi ile ilgili görüş, öneri ve düşüncelerini alacak. Örgütümüz baktığında o listelerde kendisini görecek. Cumhuriyet Halk Partisi’nde hiçbir zaman örgüt iradesinin üzerinde bir irade olmayacağını ifade etmek isterim.” (HABER MERKEZİ)